* Gefällt Dir diese Homepage oder meinst Du es besser zu können? Erstelle deine eigene kostenlose Homepage jetzt! *

 .: MEZAR :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Babaannemin anlattığına göre bizim köyde iki adam iddaaya tutuşmuş.Biri diğerine "Sen gece yarısı mezarlığın içinden geçemezsin" demiş.Diğeri de "geçerim ne olacak"demiş.Adam "O zaman gece yarısı ikimiz birlikte gidelim sen eline bir bıçak al mezarlığın ortasında ki bir mezara sapla gel.Sabaha bakarız beraber"demiş.Gece olmuş iki arkadaş gitmiş.Adam girmiş mezarlığa 1-2 saat geçmiş adam gelmiyormuş.
Diğer arkadaşıda korkmuş.Köyden birkaç kişi çağırmış.Bir bakmışlar adam yerde yatıyor.Ölmüş. Merak etmişler.Bide bakmışlar adam bıçağı kendi paltosuna saplamış.
Yani arkadaşlar adam mezarlığa gitmiş.Bıçağı bilmeden kendi paltosuna da saplamış.Ve adam mezardan biri beni çekiyor diye kalp krizi geçirerek ölmüş.

 

 

 

 

.: Ben öldüm galiba! :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Mezbahadan et taşıyan bir tırın sabahın erken saatlerinde yüklenip bir an önce yola çıkması gerekiyormuş. Işe sabahın kör vakti gelen işçiler, tırı yüklemeye başlamışlar. Alelacele işi bitirmişler. Tırın şoförü arkadaki soğuk hava deposunun kapısı kapatılır kapatılmaz yola çıkmış. Ancak son eti çengele takmaya uğraşan işçinin içeride kaldığını kimse farketmemiş. Uyku sersemi olan işçi de başına gelen korkunç şeyi, ancak tır hareket edince farkedebilmiş. Tır hiç durmadan 8 saat yol alacağindan, arkadaşları kaybolduğunu farketmezlerse donarak öleceği kesinmis.

Bir süre duvarları yumruklamış ama sesini duyuramayacağını biliyormuş. Bir süre sonra üşümeye başladığından hareketleri yavaşlamış ve bir kenara çöküp ölümü beklemeye başlamış. Oturup kaçınılmaz sonunu beklemeye başlamış ve cebinden çıkardığı kağıt kaleme yazmaya başlamış. 1. saat: çok üşüyorum; 2. saat: her yerim uyuşuyor; 3. saat: ayaklarımı hissetmiyorum; 4. saat: donarak ölmek istemiyorum, kalemi tutucak gücüm kalmadı, ellerim dondu...

Tır etleri teslim edeceği yere geldiğinde şöförü dondurucunun kapısını açınca içerisinin soğuk olmadığını farketmiş. Sabah yola çıkarken aceleden dondurucuyu çalıştırmadığını hatırlayan şoför, lanetler okurken köşede büzülmüş yatan işçiyi görmüş. Adamın uyuyakaldığını sanan şoför, işçiyi sarstığı halde uyandıramamış.

Polis olaya el koymuş, şoför tutuklanmış. Bir müddet sonra adli tabip raporunda işçinin ölüm nedeni vücut ısısının hızla düşüşü olduğu açıklanınca temize çıkmış. Meğerse talihsiz işçi psikolojikman ölmüşmüş.


.: Şehitler Ölmez :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Olay 1974 yılında yapılan Kıbrıs Harekatı'nda yaşanmış. Savaş sırasında bir gün, bizim askerlerden birinin yanına bir başka Mehmetçik gelmiş. Biraz hoşbeşten sonra, ailesine ulaştırması için ona bir mektup vermiş. Bizimki, "Kardeşim savaştayız. Kimin ne olacağı belli değil ki. Belki sen gidersin de, ben kalırım" dese de diğer asker, sürekli, "Hayır sen gideceksin, ben kalacağım," diyormuş. Sonunda başa çıkamayınca razı olmuş. Mektubu götüreceğine söz vermiş. Bir daha o askeri görmemiş. Bi süre sonra da olayı unutmuş.

Savaştan yıllar sonra, askerlikle ilgili eşyalarını karıştırırken bir anda eline o mektup geçmiş. Verdiği sözü tutmamış olmanın rahatsızlığıyla hemen mektubun üzerindeki adrese doğru yola çıkmış. Giderken de, "Döndüyse kendisini görürüm, şehit olduysa ailesine başsağlığı dileyip mektubu veririm" diye aklından geçiriyormuş.

Sonunda evi bulup kapıyı çalmış. Kapıyı açan yaşlı teyzeye, Kıbrıs'ta birlikte savaştıkları oğullarından bir mektup getirdiğini, kendisiyle görüşmek istediğini söylemiş. Kadın şaşkınlık içinde adamı içeri buyur edip kocasının yanına götürmüş. Yaşlı adam olayı dinledikten sonra, "İyi de evladım, bizim Kıbrıs'ta savaşan bir oğlumuz yok ki" demiş. Ardından da diğer odaya gitmiş ve elinde bi fotoğrafla geri dönmüş. Resmi bizimkine göstererek, "Sana mektubu veren bu muydu?" diye sormuş. Bizim Kıbrıs gazisinin gözleri parlamış: "Evet, işte bu askerdi. Ama Kıbrıs'ta savaşan oğlunuz yok demiştiniz." Anne çoktan gözyaşlarına boğulmuşmuş bile. Baba ise başını sallayıp üzüntülü bi sesle, "Evet bu bizim oğlumuz. Ancak Kıbrıs'ta değil, yıllar önce Kore'de şehit oldu" demiş..

.: Kesik Kafa :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Bu olay 10 yıl kadar önce Çapa Tıp Fakültesi'nde olmuş. Tahsin adında bi doktor, ihtisasının 4. yılında yeni bir ameliyat tekniğini etüd etmek için bi kadavraya ihtiyaç duymuş. Çapa'da da kadavralar çok zor elde edilirmiş. Tahsin anatomi kürsüsüne başvurmuş; uzun bir naz-niyazdan sonra tam bir vücut değil ama bir kafa (erkek kafası) vermeye razı olmuşlar.

Bizimki daha uygun bir paket malzemesi bulamadığı için kafayı büyükçe bir pasta kutusuna koymuş. Kutuyu da naylon poşete yerleştirip Nöroloji - Nöroşirürji binasının en üst katındaki asistanlar odasına çıkartmış. Bu odada da külüstür bir buzdolabı varmış. Pakedi o buzdolabına yerleştirmiş. Tam o sırada, ruhsal problemlerinden ötürü uzunca bi süre hava değişimine yollanmış ve de tatili taze bitmiş olan bölüm hademelerinden Niyazi odaya girmiş. Tahsin, Niyazi'nin pakedi karışıtırmasından, beklenmedik bir anda kesik kafayla karşılaşıp korkmasından ve de maazallah kendini yedinci kat penceresinden atmasından falan çekinerek, "Niyazi, bu kutuyu kat'i surette açmıyorsun, tamam mı?" diye defalarca tembih etmiş. Niyazi de, "Tahsin Beyimin emri başım üstüne. Ne açarım, ne açtırırım" yollu teminatlar vermiş. Tahsin nisbeten ferahlayarak odadan ayrılmış. İşlerini yapmak üzere Nöroşirürji katlarından birine inmiş.

Kısa bir süre sonra bölüm başkanı, genç doktoru çağırtarak, "Oğlum ne yaptın, ne ettin?" diye başlayan bir fırça seansına girişmiş. Meğer Niyazi, Tahsin odadan ayrılır ayrılmaz, buzdolabından kutuyu çıkarıp kafayı bulmuş. Ama korkmak şöyle dursun, kafayı kaptığı gibi koşa koşa "Tahsin Bey adam öldürmüş, Doktor Tahsin adam kesmiş diye!" diye naralar atarak Nöroloji asistanlarının odasına dalmış. Elindeki kafayı da o sırada orada bulunan üç hanım asistanın önüne atmış. Kızlardan ikisi oracıkta fenalık geçirmiş. Kendilerine gelince de Tahsin'i şikayet etmişler. Olayın altında yatan gerçek ortaya çıktığında Tahsin, olayı küçük bir disiplin cezası ile atlatmış.


                                                             

                                                               

.: Otostopçu Hayelet :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Adamın biri, bi cumartesi gecesi evine dönüyomuş. Birden 15-16 yaşlarında sevimli bi kızın yolun kenarında otostop yaptığını görmüş. Adamın da aynı yaşlarda iki kızı varmış. Hemen arabayı kızın yanına yanaştırmış, "Gece yarısı böyle ıssız bir yerde n’apıyosunuz Allah aşkına? Bu saatte otostop mu yapılır?" demiş. Kız, "Uzun hikaye. Rica etsem beni evime götürür müsünüz? Buraya çok yakın. Bu iyiliğinizi ömür boyu unutmam" diyerek arka koltuğa oturmuş. Kızın üzerinde cicili bicili, hoş bi elbise varmış. Evinin adresini vermiş. Gerçekten de yakınmış ev. Adam eve vardığında önünde durmuş, "İşte geldik küçük hanım" diyerek arka koltuğa dönmüş ama arkada hiç kimse yokmuş. Gözlerine inanamamış tabii. Hemen arabasından inip evin kapısını çalmış. Beyaz saçlı, çok yorgun görünen yaşlı bi kadın açmış kapıyı. Adam heyecanla, "Bana inanmayacaksınız ama yoldan küçük bi kız aldım. Bana buranın adresini verdi ama tam geldiğimizde..." Yaşlı kadın adamı susturmuş, "Biliyorum, biliyorum" demiş, "Sonra da ortadan kayboldu di’mi? Bu başımıza ilk defa gelmiyor. Her cumartesi akşamı aynı şey olur..." Meğer kız bir cumartesi gecesi diskodan dönerken trafik kazası geçirmiş ve oracıkta ölmüş. Şimdi her cumartesi gecesi kazada öldüğü yerden otostop yapıp evine gelmek istiyomuş ama bunu bugüne kadar başaramamış. Kadın bunları anlatırken adamın gözü piyanonun üzerindeki kızın fotoğrafına ilişmiş. Evet, kız aynı kızmış ve üzerinde de aynı elbise varmış..

 

 

 

 

.: Ölümcül Saç Modası :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

1970'lerde, saçları dimdik, yukarıya doğru kalıp gibi yaptırmak moda olmuş. Buna uymak için insanlar saçlarını yaptırıyo, haftalarca da yıkamıyolarmış. Bir liseli kız, okulundaki en yüksek saç yarışmasını kazanmak için saçlarını bu şekilde yaptırmış. Eve dönerken saçları örümcek ağına takılmış ama farketmemiş. Okuldaki yarışmayı kazandıktan sonra saçlarını birkaç hafta yıkamamış. E havasını atacak ya, banyoya kafasına bi torba geçirip giriyomuş.

Bi gün okulda sınav olurken kız aniden, şak diye bayılmış. Hastaneye kaldırmışlar, fakat maalesef kurtaramamışlar. Doktorlar ölüm nedenini anlamak için otopsi yaparken, kızın saçlarını aralayınca morgu binlerce örümcek basmış. Meğerse kızın takıldığı ağdaki örümcek, kafasının içine yumurtlamış ve o örümcekler sonraki birkaç hafta da kızın kafa derisini kemirip beynine girmişler. Bu olaydan sonra Amerika'da, saçlarını öyle havaya doğru yapmak yasaklanmış..

 

 

 

                                                           

                                                            

 .: Ermis :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Daha henüz 9 yaşımdaydım fal, ruh, cin, şeytan vb. gibi şeylere inanmazdım yeni inşaa edilmiş bir eve taşınmıştık ama nedense bir türlü gece banyodan ve sokak kapısından garip sesler geliyordu. Taşındıktan bir hafta sonra seslerin nereden kaynaklandığını anlamak için ben banyo, abim ise sokak kapısının önünde bekliyordu. Fakat hiç bir şey gözükmüyordu ama ses vardı. Evimize hoca çağırdık dua okudu ve bize banyoya 1 kova su takunya ve havlu bırakmamızı söyledi,neden diye sorduğumuzda ise hiç bir şey söylemedi. Hocanın dediklerini aynen uyguladık o gece rüyama garip şeyler girmişti beyazlar içinde elinde bir asa yaşlı biri el hareketiyle kızgınlığını anlatıyordu. Sabah kalktığımızda su bitmiş takunyalar ve havlu ıslaktı en ilginç olanı ise kapının kilidi açıktı. Hocayı tekrar çağırdığımızda bize evin yapıldığı konumda çok ama çok eskiden bir mezar olduğunu söyledi ve rüyama giren kişinin bir ermiş olduğunu söyledi banyoda ise abdest almış. Ertesi hafta evden taşındık ve şu an orada hiç kimse oturmuyor. Ve tam 17 yaşındayım.

                                              

.: Bahçedeki adam :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

Ben 16 yaşındaydım o gün.Bizim özel gün dediğimiz günler vardı.Anlatacağım günde bir özel gün oluyor.Özel günler şöle olur;02.02.02 gibi....
Bu sefer tarih 05.05.05ti.Arkadaşlarla gece 4te iner 05:05'e kdar eğlenirdik.Sonra 05:30a kadar korku hikyesi anlatırdık.Sıranın bana gelmesine az vardı.Daha iki kişi anlatacak sonrada ben anlatacaktım.Evet sıra bana geldiğinde çadırımızın önünden bir gölge geçti.Birazda uykulu olduğumuzdan hayal sandık.Annemler yatıyordu.Saat 6 olunca eve çıkacaktık.Benim saatim saat 05:05:05te durdu.Arakadaşımın telefonunun şarjıda saat 05:05te bitti.Biz iyice bir korkuya kapıldık.Ama biz halen eğleniyorduk.Korkmak bize çok zevkli geliyordu.Ayrıca fenerin pilide saat 05:05te bitti.Karanlıktı.Cırcır böcekleri ötüyordu sadece ama onların sesini arkamdan geçen bir gölge ve yaprak hışırtısı bozdu.Bu sefer durumun acil olduğunu anladık.Hemen çadırdan çıktık.Yani ben ve bir arkadaşım çıkamadı.Çadırın fermuarı açıktı.Birden saatim ötmeye başladı ve arkadaşımın kendi telefonuna yüklediği korkunç melodi çalmaya başladı.Biri arıyordu.Açtığımda
"HEMEN ÇADIRIN FERMUARINI ÖRT"dedi.Hemen örttük.Sonra adamın çadırın önüne geldiğini gördük.Kim di bu arayan diye düşünürken.Adam koşarak gitti.Ben etrafa bakıyordum.Arkamı döndüm ve adamın bizim çadıra bıçakla keserek girmeye calıştığını gördüm.Çadırın fermuarını açtım ve koşmaya başladım.Adamın arkamdan geldiğini görebiliyordum.Arakadaşımla beraber koşarken eivn apartmanına girdik.Ben kenara atılmış bir masanın altına saklandım.Adamın ayaklarını görebiliyordum.
Birden örtüyü kaldırdı.Bana baktı.Gülümsedi.Sonra önümden yokoldu gitti.Babama anlattığında Dedende bana aynı şeyi yapmıştı.Ama onun deden olduğunu anlamıştım.Sanırım şimdi bitirmek için geri döndü"dedi.Sabah gidip çadıra baktığımızda sapasağlamdı.Hiçbir yırtılma izi yoktu ama tek kanıtın hala öten saatim ve arkadaşımın telefonuydu...


 

                                                                

 .: korkunç geceler :.

Arkadaşına Gönder
Hikayeyi Yazdır

ramazan ayıydı yine her ramazan ayında olduğu gibi sahura kalktık.ama ben oruç tutmaya başladığımdan beri her gece sahurdan sonra uyurken belirsiz cisimler görmrmeye başladım.başımdan geçen olay 2005 in ramazan ayında gerçekleşti.sahura kalktık yemekten sonra ben uyudum daha sonra ablamda benim karşımdaki kanepeye uzanmış yatıyodu.ben uyumamıştım ezan okuyordu ama ezan sesiyle birlikte insanların feryat sesleri yükseliyodu 'allahım kurtar bizi bu azaptan'die.daha sonra ezan tekrardan okuyunca da budefa da çoçukların gülüşme eğlenme sesleri geliyodu.huzur dolu bi ses ama benim için korkunun başlangıcıydı.tam gözlerimi kapatırken bi ses duydum döndüm baktım arkamada iki kişi var ben bunların cin olduğunu anladım zaten uyuyormuş gibi yaptım.biri kadın diğeri ise erkekti.kadın olanı beni yanına almak için geldiğini söylüyordu.benhemen dua okumaya başladım ve boğazımı sıkarak bırak dua okumayı sen bizimla geleceksin dedi.erkek olanı yapmayalım diyodu ama kadın olanı beni yanına almak istiyordu.daha sonra ben onlarla gitmek istemediğimi söylemek üzere döndümki gözlerime inanamadım.çünkü erkek olanın yüzü yoktu sadece ellerini grydm,kadın olan ise benim hemen karşımda uyuyan ablamın kılığına girmiş olan bi cindi.daha sonra zorla beni gtrmeye çalıştılar,bataniyemin altından ellerini belime dolladılar erkek olanıda ayklarımdan tutmuştu.tam kaldırıyolardıki ben çığlık attım.bağırmamın üstüne ablam ışıkları yakarak yanıma geldi,ne oldu diye sordu ve ben de yine onlar geldi dedim.o gece ablamlan birlikte uyudum.oysaki onlar haylen benimle uğraşıyolar hiç gitmediler....